Küresel ısınma: Mercan resifleri artık yaşam desteklemiyor

23 ülkeden 160 bilim insanının katkısıyla hazırlanan rapora göre, küresel sıcaklıklar sanayi öncesi dönemin ortalamasına göre 1,2 °C yükseldi. Science Alert haberine göre bu da mercan resiflerinin kitlesel olarak yok olma eşiğini çoktan geçtiğimiz anlamına geliyor. Oslo Üniversitesi sosyoloğu Manjana Milkoreit, “Tipping noktaları üzerine konuşmak duygusal olarak zor,” diyor ve ekliyor: “Ama en tehlikeli şey, bu gerçeğe sırtımızı dönmek olur.” 

OKYANUSLARIN RENKLERİ SÖNÜYOR

Avustralya’daki Büyük Set Resifi’nden Florida’daki Sombrero Resifi’ne kadar uzanan dünyanın en renkli su altı bahçeleri, insan kaynaklı ısınma nedeniyle adeta kül oluyor. Son on yılda iki kez olmak üzere dört küresel mercan beyazlaması kayda geçti. Sadece Büyük Set Resifi 2016, 2017, 2020, 2022, 2024 ve 2025 yıllarında tekrar tekrar beyazladı. Exeter Üniversitesi’nden yer sistemleri bilimcisi Tim Lenton, “Dünya son iki yılı 1,5 °C ortalama sıcaklıkta geçirdi ve bu, dünya çapında mercanların yüzde 80’inin eşi benzeri görülmemiş şekilde beyazlamasına yol açtı,” diyor.

Art arda gelen bu beyazlama olayları arasında toparlanma süresi kalmadığından, resifler artık kitlesel biçimde ölüyor. Bu çöküş, sadece deniz canlılarını değil, geçimini bu ekosistemlerden sağlayan yarım milyar insanı da tehdit ediyor. Lenton, “Mercan resiflerinin sağladığı ekosistem hizmetlerinin değeri yılda 2 trilyon dolar,” diyerek, “Ancak resifler ancak gezegeni yeniden soğutabilirsek toparlanabilir,” uyarısında bulunuyor. 

SIRADAKİ DOMİNO ETKİSİ: BUZLAR VE ORMANLAR

Rapor, mevcut iklim politikalarının 21. yüzyıl sonuna kadar 2,5 ila 3 °C ısınmaya yol açacağını belirtiyor. Bu da Batı Antarktika veya Grönland buz tabakalarının çökmesi gibi geri döndürülemez süreçlerin tetiklenmesi anlamına geliyor. Bu buz tabakalarının çöküşü kısa vadede deniz seviyesinin hızla yükselmesine, uzun vadede ise birkaç metre artmasına yol açabilir. WWF-UK baş bilim insanı Mike Barrett konuyla ilgili şöyle diyor: “Mercanlar yalnızca madende ölen kanarya değil.Eğer harekete geçmezsek sırada Amazon yağmur ormanları, kutup buzları ve okyanus akıntıları var. Bu senaryo tüm insanlık için felaket olur.”

Rapor yalnızca tehlike sinyali vermiyor; aynı zamanda “pozitif tipping point” (pozitif dönüm noktaları) örneklerine de dikkat çekiyor. Yenilenebilir enerji, özellikle güneş, rüzgâr ve batarya depolama teknolojileri, artık geleneksel enerji kaynaklarıyla rekabet edebilecek düzeyde. Bilim insanları, bu geçişin daha da hızlanabileceğini ve Kasım ayında yapılacak COP30 İklim Zirvesi’nde bunun öncelikli konu olması gerektiğini vurguluyor.

Milkoreit’e göre bireylerin atabileceği en güçlü adımlar, siyasi temsilcilerden iklim eylemi talep etmek, farkındalık yaratan kurumları desteklemek ve kendi seslerini duyurmak. Kendisi konuyla ilgili şöyle diyor: “Bu dönüm noktalarını geçmek soyut bir gelecek riski değil, bugün temel özgürlüklerimizi, refahımızı ve adaleti tehdit eden bir durum. Bu rapor, vatandaşlara liderleri hesap vermeye zorlayacak bilgi gücünü veriyor.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir